Sevgili kemankeş arkadaşlarımız sitemizde yazmış bulunduğum "Bir yakınımız ölmüş uzakta" isimli makalemde konu edindiğim "prototürk dönemi savaşçısı" ile ilgili araştırmamı hatırlarlar herhalde.Bu işin sonunu bırakmayacağımı belirtmiştim yazımda. Nihayet kazıyı yapan Arkeolog Aleksey Tişkin'le irtibata geçebildik. Sayın Tişkin'in çalıştığı üniversitenin rektöründen alınan referansla bir tanıdığım ziyaret etti sayın Tişkin'i Yapılan görüşmenin özetini söylüyorum. Kazı yapıldığı haliyle duruyor. Buluntular üzerinde herhangi bir restorasyon çalışması yapılmamış. Sponsor ihtiyacı olduğu için bekliyorlar. Sayın Tişkin prototurk dönemi savaşçısına ait savaşçının fotoğraflarını vermiyor. Bunu da iki sebebe dayandırıyor;
1-Para istiyor
2-Daha da önemlisi eşsiz bir buluş olan bu kazının (sıkı durun) "politik hedefler için kullanılmasından" endişe ediyor.
Sizi bilmem ama ben bu yorum üzerine tabiri caizse hopladım. Belki ilk makaleyi okuyan arkadaşlarımız, tarihimizin yağmalandığını söylediğimde şovenist bir yaklaşım sergilediğimi düşünmüş bile olabilirler. Buyurun size bir Rus arkeologun ağzından ikrar. Şayet onların dediği gibi bu kültür, Türklere ait bir kültür değilse nasıl Türkiye bunu Politik bir malzeme olarak kullanabilir? Onlara göre(Rus bilim adamları) Türkiye vatandaşları Turk, bizim Köktürk diye bildiğimiz ise "Tyurk". araya bir y harfi koyarak bizim onlarla irtibatımız olmadığını savunuyorlar.
Arkadaşlar bu buluş gerçekten çok önemli. Çünkü Köktürk tarihinin başladığı iddia edilen VI. yüzyıldan daha eski bir döneme ait. Milat öncesine dayanan Bulan-kobinski denilen bu kültür Prototurk (предтюркского периода) dönemi olarak bilinmekte ve Pazırık kültürüne ait bir kültür ve Tişkin bunların İskit olmadığını söylüyor. Bildiğiniz gibi göz kamaştırıcı eserlerin bulunduğu bu kültür İndo-İrani bir kavme genellikle de İndo-İrani olduğunu iddia ettikleri İskitlere mal ediliyor.Gene ulaştığım materyallere göre bu döneme ait hun kadın giysileri rekonstrüksiyon çalışmaları mevcut, Hyunnu olduğunu bizzat Rus araştırmacılar söylüyor.Yani Bulan-Kobinski kültürü denilen bu kültür etnik olarak Hunlulara ait. Bu araştırmanın üzerine muhakkak gidilmesi lazım. Buradan toplanılan eserlerin Türk bilim adamlarınca incelenmesi lazım. Bu araştırmaların desteklenmesi lazım. Çünkü bu araştırmaların neticesinde Pazırık kültürünün bize ait bir kültür olduğu kesinlikle ispatlanabilir. O göz kamaştırıcı eserlerin Türk kültür tarihine ait nadide parçalar olduğu şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya konulabilinir.
Sayın Tişkin'in "politik malzeme olarak kullanılmasından korkuyorum" demesi de bu düşüncelerimi bana göre teyit ediyor. Benim mali durumum ancak kemankeş ormanı oluşturma projelerine yeter. Neredesiniz ey Kültür Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu. Neredesiniz ey Tika veya Türk kültürünü araştırma kuruluşları olduğunu iddia eden oluşumlar. Neredesiniz ey tarihçiler ey arkeologlar ve bilim adamları. Duydunuz mu bu kültürün ismini? Böyle bir kültür tasnifinden haberiniz var mı? Böyle önemli bir buluş sizi heyecanlandırmıyor mu? Uyumayın lütfen, siz mahçup mahçup Avrupalı meslektaşlarınızın direttikleri "atalarınız göçebe idi" masalını "yahu herhalde atlı göçebe kültürü demek daha doğru" diye yumuşatmaya çalışırken göz kamaştırıcı hazinelerimiz yağmalanıyor, atalarımıza ait tereke haraç mezat elden çıkartılıyor.Gelin çalınan eserlerimize sahip çıkalım, gelin bakın atalarımız bu nadide eserleri ortaya koymuşlar bunları yapan nasıl göçebe olabilir diye dalgamızı geçelim hatta göçebe sizin babanızdır hergeleler diyelim.
Irganın biraz, silkinin, toparlanın da gelin şu mirasımızı kaptırmayalım. Bakın yanınızda miras işlerinde uzman avukatınız da var. Altay dağlarında yapılan talanın neler olduğunu anlatmak için bu konu üzerinde çalışmama devam edeceğim. Gelecek çalışma bu savaşçının bulunduğu yerin sadece 50 km uzağında bulunan ve bizde pek bilinmediği halde arkeoloji dünyasında çok meşhur “Ukok prensesi” konusunu işleyeceğim. Bakalım bu güzelliğine çok düşkün manikürlü prenses İskitli, daha doğrusu onların iddiasına göre İndo-İrani bir kavme ait prenses mi, yoksa bizim prensesimiz Uçi-Bala mı imiş. Hadi davranın biraz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder