29 Mart 2010 Pazartesi

Süleymaniyede Konferans


Süleymaniye de konferans.



Birkaç hafta önceden sitemizde duyurmuştuk Süleymaniye konferansını. Türk Dünyası Araştırmaları vakfı’nın her hafta cumartesi günü yapılan konferanslarının bu haftaki konuğu Türk kemankeşleriydi. Bu güzide vakfın programında İlk defa Türk Okçuluğu yer alıyordu.

Turan hocamız rahatsızdı ve kemoterapi görüyordu. Kendisiyle tokalaşmak bile yasaktı. Tanışmak için vakıf merkezine gittiğimde anlattım biraz. Heyecanlandı hocamız işittikleri karşısında. “yazın iki satır bir şeyler çocuklar duyuralım ajanslara ve insanlara, bu konu çok önemli” diyordu. İlk defa işlenecekti ve bu konuya el attığımız için bizleri tebrik ediyordu.

Yazamadık elbet “işlerim çok yoğundu” umumi bahanesinin arkasına saklanarak. Kadim dostlarımız gene yalnız bırakmadı bizleri Yavuz, Ali, Turgay, Şükrü, Azad ve Şafak. Aramıza yeni katılan kemankeş adayı İbrahim de oradaydı. Bir ara Mehmet de takıldı gözüme, yanılmıyorsam o da izleyiciler arasındaydı. Mazereti olanlarsa gene bizimleydiler ve gönüllerinden asla çıkartmamışlardı.


Trakya Üniversitesinden misafirlerimiz vardı. Değerli hocamız Doç. Tilla Deniz Baykuzu 4 öğrencisi ile birlikte Edirne’den gelip bizleri onurlandırmışlardı. Öğrencilerine tez olarak silah konusunu vermişti Hocamız ve bizlerle beraber çalışmalarını istiyordu. Kuzey Çin de yaptığı çalışmaları kendi elleri ile kopyalayıp yorumlayalım diye getirmişti bizlere. Normalde Kitap haline getirip adına tescil ettirmeden kimse paylaşmaz elindekileri. Oysa bu ilim ve tarih sevdalısı hocamız kendi elleriyle kopyalayıp bir de İstanbul’a getiriyordu “elime geçen her şeyi paylaşacağım sizlerle” diyerek. Hocamız tevazu ve âlicenaplığı ile bizleri büyülüyordu. Bir taraftan yüzümüze kapanan kapılar ve bir taraftan ardına kadar açılan gönüllerle memleketimiz bizleri bir kere daha şaşırtıyordu.

Selenge yayınlarının sahibi Ahsen abi de ön sıralarda yerini almıştı. Tam anlamıyla tarih savaşçısı olan bu insanın ve diğer akademisyenlerin bakışları bizleri imtihana giren öğrenci psikolojisine sokuyordu. Sahnede adları sanları duyulmamış iki araştırmacı üstelik akademik ünvanları da olmadığı halde Türk okçuluğu gibi bir konuyu anlatacaklardı. Bu nedenle vakfın yaptığı tanıtıma istediğimiz kadar olmasa da 75 civarında dinleyici salonda yerini almıştı. Bilimsel toplantıya fazla katılan olmaz zaten

Her zamanki gibi sesimiz titreyerek başladık sonra açıldık. Heyecandan unuttuklarımızdan artakalanları anlatabildik izleyenlere. Bu kadarı bile yeterli oldu, alkışlarla indik sahneden. Hastalığı nedeniyle tokalaşması bile yasak olan Prof. Turan Yazgan hocamız öptü kemankeşleri alınlarından, “Tebrik ederim bu delileri” diyordu hastalığına ve bedensel temasın riskine aldırmadan. Alnımızda sıcak dokunuşu asırlık çınarın kızartıyordu kulaklarımıza kadar bizleri mahcubiyetten. Ayağa kalmak istiyoruz saygıdan. Gülümseyerek “kalkmayın, nasıl öperim bu boyla sizi diyerek engelliyordu hocamız. Zararımız dokunur diye ellerini öpemedik maalesef. Sağlığına ve uzun ömür dilekleriyle devam etti dualarımız.

İki teklif daha aldık hocalarımızdan, akademisyenlerimizden. Batıda sınırlara ulaştıracağız inşallah bu hareketi. Ok vızıltısıyla tanışacak yakında eski payitahtımız. Oklar uçacak yeniden Edirne’nin ok meydanında hem de vızıldayan soyundan ve dikkatlerine sunacağız kemankeşlik sırrını üniversitelilerimizin. Bir aksilik olmazsa İki güzide üniversitemizin konferans salonunda daha uçacak oklarımız. İnşallah yeni heveslileri katılacak aramıza keankeşliğin . İçimizde huzuru ciddi bir sınavı daha alnımızın akıyla vermenin. Fotağraflar Şafak ve Ali biraderlerimin ve vakıf görevlilerinin objektiflerinden. Buyrun
http://picasaweb.google.com.tr/adnanmehel/SuleymaniyedeKonferans#
KEL KEMANKEŞ