Türkiye’de bir şeyler oluyor,Okçuluk adına sevindirici gelişmeler. İlgi alaka çığ gibi büyüyor. Gün geçtikçe kabzadaş olmaya aday insanlar dünyanın her tarafından bize ulaşmaya çalışıyor. Antreman sahalarımız zaten yetersizdi, hepten sığamaz olduk. 6 ay önce 10 tane okçuyu yarışma için bile bir araya getirmek zorken 25 kişi ile antreman yaptığımız oluyor. Bize ulaşamayan arkadaşların olimpik, geleneksel ulaşabilecekleri kim varsa ulaşmaya çalıştıkları ve bu kültürü yaşatmak için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını görmek bizleri bahtiyar ediyor.
Ankaralı kavsiler periyodik olarak en az 10 kişi olmak üzere yay yapmaya çalışıyorlar, Kavsi gurubunda Yaşar Metin hocanın nezaretinde dünyanın her tarafından yay meraklıları bilgi ve birikimini paylaşıyor.

Normal insanların ilgisi dışında akademik ilgi ve alakada da çok ciddi artışlar var. Fizik fakültesinden hocalarımız balık tutkalı üzerinde araştırmalar yaparken produksiyon firmaları telefonlarımızı daha sık çaldırıyor. Artık bu araştırmaların daha profosyonel olarak yapılması gerektiği düşüncemizi paylaşan çok değerli akademisyenlerimiz bizleri üniversitelerine davet ediyor.

İstanbul barosunun bir avukatı memleketin uzman tarihçileri huzurunda okçuluk kültürümüzü anlatıyor,ama daha da ilginci bir başka arkadaşımız güvenlik görevlisi olarak hizmet verdiği üniversitesinde bu kere yay ustası olarak seminer veriyor. Böyle bir güzellik nerede görülmüş?
İki hafta önce Aysel hocamızın davetine icabetle Haliç Üniversitesindeydik(22 kasım 2010). Geçtiğimiz hafta Marmara üniversitesinde Erhan Afyoncu hocamızın daveti ile savaş tarihi dersinde paylaşmaya çalıştık bildiklerimizi(30 Kasım 2010).

Okçulara sadece üniversite değil gönüllerin kapısı açıktı Edirne’de. Ercan Özek kardeşim anlattı Türk yayının özelliklerini. Yaptığı yayları serdi masanın üstüne, malzemeleri yığdı, dokunduk, dokundular tarihe gençlerimiz akademisyenlerimiz. Çekemediğimiz kirişlerde tarihin gücünü hissettik. İşte bu üniversitede güvenlik görevlisi olarak çalışıyor Ercan biraderimiz.
Türkiyenin sayılı Hun tarihi uzmanlarının huzurunda binlerce yıl geriye gittik hep beraber. Çin kronikleri ok ucundan bakınca nasıl da farklılaşıyormuş meğerse ve ayrıntılar nasıl anlam kazanıyormuş, fark ettik. Alkışlarla indik bahçeye. Gençlerin Yaaa Haaakk!!!!!! Naralarını Bulgar sınır devriyesi duymuştur herhalde. Sonra Ercan kardeşimin yayını test ettik. En az yüz yıl sonra ilk defa Edirne gerçek bir yay gördü. Tekrardan oklar ıslıklandı Edirne semalarında. Kanat çırptı kültürümüzün ve tarihimizin nadide parçaları. Geçmişin ihtişamında uzak olsa da kirişler yeniden efelendi. Anlaşıldı durmaya hakkımız yok bizim. Bize gösterilen bu teveccühe layık olmak için araştırmaya devam etmeliyiz.
Adnan MEHEL
İSTANBUL Aralık 2010
Not: Fotoğraflar fakirhanemizde.(facebook) Bizlere bu güzellikleri yaşattığınız için ; Sağ olasınız Aysel hocam, Erhan Hocam, Tilla Deniz hocam, sağ olasınız akademisyen arkadaşlar, gençler, Ercan, Ali , Serhat Bora ve siz tüm okçuluk sevdalıları, kabza daşlarım.
Yay eğridir yalan da eğri
YanıtlaSilPekiyi ok yaydan nasıl çıkar doğru
Marifet O dur ki yayı tutan el doğru
Rıdvan UZUNTAŞ.
İSTEYİNCE OLUYOR HERŞEY. AMA İSTEMEYİDE BİLMEK LAZIM,İÇTEN VE YÜREKTEN... AYNI NOKTADA KESİŞMİŞKEN YOLLARIMIZ ÜRETMEYE DEVAM SAYIN ADNAN HOCAM ... SAYGILAR AYSEL BABAGÜR.
YanıtlaSil