8 Şubat 2011 Salı

YETER ARTIK DÖNÜYORUZ!!!!!!


-“Yeter artık dönüyoruz!!!”
Sesimi biraz yükseltip kararlı konuşmazsam kimsenin döneceği yok. ‘0’ derece soğukta, parmaklarını bile düzgün tutamazken, menzil atmaya çalışan kardeşlerim benim. Herkes dizine kadar çamura bulanmış, ayakkabıları su aldığı için üşüyen parmaklarına aldırmadan ok atmaya çalışıyor. Pazar günü evinde birasını veya çayını yudumlayıp tv karşısında pineklemek yerine bizimle beraber; kırılan, yok edilen, unutulan ve unutturulmaya çalışılan bir kültürü canlandırmak için geldiler. Aslında biraz da dirençlerini ve isteklerini sınadım bugün. Çamur savaşına davet ettim onları. Hafta boyunca çalışmış yorulmuşlardı. Pazar günü dinlenmek en doğal haklarıydı. Ama bizim dinlenmeye hakkımız yoktu. İyi ki yapmışız. Bir gün önce “Necmettin Okyay” konulu sempozyumdaydım. Okmeydanı’nın defalarca satışa çıkartılması ve Necmettin hocanın nasıl engel olduğu konusunu prof. Uğur Derman hocamız şöyle anlatıyordu;
“ 1920 senesinde satışa çıkartmışlarmış Okmeydanını. Haber alan üstat fırlamış gitmiş.
-Burası benim. Kimin malını kime satıyorsunuz? demiş. Yetkili şaşkın;
- Senin bu dünyada bir dikili ağacın bile yok be adam, koskoca Okmeydanı nereden senin oluyor?
-‘Ben kemankeşim, Fatih Sultan Mehmet burayı okçulara vakfetti’. Engel olmuş satışa. 1940 da tekerrür eden yeni bir satış işlemine de temyize müracaat ederek benzer bir şekilde engel olmuştu. ‘Ancak bu kadar yapabildim maalesef, Okmeydanının halini görüyorsunuz’ demişti”
Buna benzer cümlelerle anlattı Uğur Derman hocamız. Utandım yerin dibine girdim. Necmettin hoca tek başına Okmeydanı’nın satışına engel olurken; biz bir sürü kemankeş hiçbir şey yapamadık. En sonunda vakıf arazisi olmaktan çıkardılar. Şimdi imara açıyorlar. 14 küçük sit alanı ayıracaklarmış güya ve kalanları böylece koruyacaklarmış. Sanki arazi kalmadı, sanki yeni yerleşkeleri az ileri veya geri kursalar kıyamet kopardı. Top sahası yapmak için tarihi taksim kışlasını yıkanlardan, yol yapmak için Mimar Sinan’ın eserlerini bile katletmekten hicap duymayan yetkililerden ne beklenir ki? Yanlış anlaşılmasın, devri sabık gibi suçlamı yorum kimseyi. Çünkü bu aymazlık ve umursamazlık her devirde devam etmiş. Bakın 1920 de bile birileri göz dikmiş okmeydanına ve Necmettin hoca engel olmuş satışa. 1940 da tekrar satışa çıkarmışlar, olmamış, 1950' li yıllardan sonra gece kondulaşma başlamış. Ardı ardına yıkım kararları alınmış kayıtlara bakılırsa, ama kurt kuzuyu yemeye kafaya koymuş bir defa hikayesi! Tansiyon düşsün diye alınan göstermelik, uygulaması mümkün olmayan yıkım kararları. Tıpkı İsrail aleyhine alınan Birleşmiş Milletler kararları gibi. İstediğin kadar karar al, uygulama niyeti olmadıktan sonra ne işe yarar. Okmeydanı bitti anlayacağınız. Zaten İstanbul’da meydan var mı ki? Taksim meydanı veya Sultanahmet Meydanı dediğimiz yerler yurt dışındaki bir apartman bahçesi kadar bile değil. Adı meydan. Aslında hepsi meydan isimli bahçeler. Bir şeyler yapmalıyız diye düşündük.
-“Haftasonu menzil atmaya gidiyoruz”
-“Tamam, hocam sen nasıl istersen. ” ikiletmediler bile sağ olsunlar. Hava biraz soğuk ve yağmurlu ama varsın olsun, bir gün soğukta kalmayla ölünmez nasıl olsa...
Toplandık 11 arkadaş. Okmeydanı için bir şey yapamıyoruz. Hadi gidelim çamura bulanalım. Çekmeköy belediyesinden Bahadır kardeşimizin ayarladığı sahaya gideceğiz ve menzil atacağız. Karar bu. Biz bilgisayar başın da tıklama falan istemiyoruz. Yok, şurayı tıkla yok burayı, onu beğen bunu beğenme. Kaybedecek zamanımız yok. Hadi gidiyoruz. Çamura bulanmaya, soğuktan titremeye, burun çekmeye ama ne olursa olsun dikkat çekecek bir şeylerin temelini oluşturmaya. Hadi gidiyoruz menzil atmaya. Aslında meydan kurallarına göre kışın menzil atışı olmaz. Okmeydanı mı kaldı ki kuralı dinlensin? Bal gibi olur! Zaten amaç menzil atmak değil , asla kırılamayacak rekorları ile tamamen bize ait bir kültüre sahip çıkmak. Hiç olmazsa unutturmamak.
İşte bu çağrıya uydu Ali kılıç hocamız, Ali Yıldırım ağabeyimiz, Kürşat, Yusuf, Azad, Serdar Asım, Resul, Ahmet ve Berkay kardeşlerim. Çoğu ilk defa menzil atıyordu. Çamur dolayısı ile araba fazla ilerleyemediğinden yaya çıktık menzil atılacak yere. Soğuk, yağmur, çamur.... Neşemizi hiç kaybetmeden koyulduk yola, başladık atışa. Bir iki derken koşu kızışmaya başladı. Genç kardeşim Asım 10 gez ileri sürdü taşı sonra ben onun taşını derken, Azad biladerim 12 gez geliştirdi ve “bu iş bu kadar diye” postasını koydu! İş inada binince yarışma hırsı ile elimizdeki sentetik yayların limitlerini zorlamaya koyulduk ve 335 gezle en ileri o günlük ben atmış oldum. Ancak kimse gitmek istemiyordu yarışmak istiyordu. Okmeydanında olmasa bile ilk defa yarışma aşkı ile menzil okları uçuşuyordu İstanbul semalarında, hem de en az 100-150 sene sonra. Ertesi hafta Amine ve Pınar kızlarımız ile Ömer kardeşimiz de katıldı aramıza
Evet biz soğuk ta olsa, geç te olsa bu kültüre sahip çıkmaya çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Sizleri de yaptığımız organizasyonlara, konferanslara, sosyal etkinliklere destek olmaya bekliyoruz.
-“Yeter artık, dönüyoruz !!!!!!!”

Şubat 2011

Adnan Mehel

2 yorum: