29 Ocak 2009 Perşembe

Kemankeş çelebi gezi notları (Ukrayna Ocak 2009)

Selam arkadaşlar.En verimsiz geçen seyahatlerimden birini yaptım maalesef. İş dolayısı ile gittiğim Ukrayna Kiev'de sadece luvr müzesini gezme imkanım oldu. Bizdeki hazine dairesine benzeyen altın müzesini gezebildim . İskitlerden ve Kimmerlerden kalan altın eşyaların sergilendiği müzede artık tanıdık olan yevgelevskinin kazılarda elde ettiği altından miğfer ve diğer altın eşyalar muhteşemdi tek kelimeyle. Özellike pektoral isimli büyük altın gerdanlık etkileyici. Üzerinde at figürlerinden süt sağan insan tasvirlerine iskit altın işlemeciliğini değil sadece belkide dünyadaki hiçbir örneği ile kıyaslanamayacak ölçüde realistik görünümlü figürlerle donatılmış muhteşem bir sanat eseri. Dostumuz Yevgelevskinin bulmuş olduğu altın miğfer üzerinde de savaşçı figürleri müthiş etkileyici . Ne anlatıyorsun fotoları göster deseniz de gösteremem çünkü bu muhteşem eserlerin sergilendiği müzede fotograf çekmek yasak.Müze ile ilgili bir kitap satın aldım ama tarama imkanı bulamadım henüz.Zaten okçulukla ilgisi olmadığı için de bu fotoların buraya konması anlamsız olurdu ama yolunuz Kiev'e düşerse buradaki üç müzeyi de gezmenizi öneririm.

Silahlar konusunda ünlü arkeolog Gorelik in bir eserini satın alma imkanım oldu onu da zaten internet aracılığı ile sipariş vermiştim. Kayahan horoz kardeşimin de bu kitaptan faydalanabileceğini düşünüyorum .Ukrayna'nın meşhur üniveristelerinden Taras Şevçenko( ukraynanın en ünlü yazarına atfen bu isim verilmiştir) Üniversitesinin yanındaki 4 katlı kütüphanenin tüm raflarını taramama rağmen hiçbir şey bulamadım.Kütüphanenin büyük kısmını zaten kuş beyinli Yulya Şilova gibi yazarların ucuz dedektif masalları dolduruyor. Rus klasikleri de olmasa kitapçı değil kartpostalcı dükkanı diye isimlendirmek gerekirdi herhalde.Müvekkillerle gittiğim için kendime ve araştırmaya sadece iki gün ayırabildim. Bu günlerden birini Kievden 170 km uzaklıktaki geleneksel okçuların antremanına katılmak ve onlarla yüz yüze tanışmak için harcadım. Bizim köy minibüslerine benzeyen mikrobüs dedikleri Tata marka midibüslerle buzla kaplı asfaltta 100 km den aşağı düşmeyen kadranı fal taşı gibi açılmış gözlerimle yüksek seviyeli adrenalin daha doğrusu yusufçuk kuşu türküsü eşliğinde kat etmenin pek de eğlenceli olduğunu söyleyemem elbette. Lastiklerinin özel olduğunu bilmeme rağmen tedirginliğim yol boyunca geçmedi. Bizde olsa hayatı durduracak miktardaki karda hayat aynen devam ediyor. Soğuk ve kar nedeniyle az katılımın olduğu antremana Türkiye'den bir ziyaretçi gelmesi Ukraynalı hevesdaşlarımızı epeyce şaşırttı elbet. Adamlar haklı aslında şaşılmayacak gibi de değil Kievin 170 km kuzeyinde ki küçük bir vilayetin şehir dışındaki antreman sahasına soğuk ve karlı bir akşamda hem de yabancı bir ülkeden ziyaretçi gelmesi pek normal bir durum olmasa gerek.Özellikle haber vermeden gittim ki tanışma daha etkili olsun.Ellerinde kendi yaptıkları basit ahşap yayları ile antrenör ve üç sporcu ile spor salonunda uzun uzun sohbet ettik. Kendi yaptıkları yaylarla oklarla antreman yapan bu okçuları o kadar soğuğa rağmen antremana katılmaları dolayısı ile tebrik ettim. Titreşim moduna alınmış kel kemankeşe gülerek bakıp "ne soğuğu bu kış çok sıcak geçiyor" dediler. Antrenor aynı zamanda demirci imiş. Ok uçlarından bazılarını kendisi yapmış döve döve. Varsa alayım dedim ama elinde örnek yoktu.Şubat ayında yapacakları üç vilayetin katılımıyla düzenlenecek turnuvaya bizleri de davet ettiler ama nedense ben üşütük popolar filmini hatırlayıp baharda varsa ona katılırız dedim.Daha kapsamlısı ve geniş katılımlısı yapılacakmış Gerçi Çernobil yakınlarındaki bu yere bizden gelmeye cesaret eden olur mu bilmem.

Bu arada antreman sahasını dışarıdaki soğuktan dolayı ziyaret eden e konuşmaları dinleyen alkaş(alkolik) ise beni sevmiş olacak ki " bırak bu boş işleri gel ısıtacak bir şeyler içelim dedi" ."(Tavariş(yoldaş) smirnoff bana dokunuyor,saçlarımı döküyor ( çarların vodkacıbaşısı olan ünlü Smirnof ailesi Bolşeviklerden kaçarak geldiği İstanbul'da 1921-1924 yılları arasında geleneksel yöntemlerle vodka yapımına başlamış ancak İstanbul'da pek müşteri bulamadığı için mi nedir buradan Avrupa'ya geçerek vodka üretimine devam etmişlerdir.Meşe kömürü ile ısıtarak damıttıkları Smirnoff vodkaları en iyi Rus vodkası olarak bilinir ve ticari olarak ilk üretildikleri yer bu şehri İstanbul dur ) Nemirnov da( içinde kırmızı biberlerle bilinen ünlü Ukrayna vodkası) içindeki biber dolayısı ile midemde yanma yapıyor.Biz Türkiye'de Zamzam votkası içeriz bir de aslan sütü" dedim."Zamzam vodkasını hiç duymadım, rakıyı bir defa denedim öksürük şurubu zannettim" dedi."Bak yoldaş kendim içmesem de aslan sütümüze laf söyletmem sizin vodkanız katır tepmesi gibi içer içmez çarpar bizimki ise arap atı gibi önce çok tatlı gider sonradan çifteyi basar, kibar içkidir dedim.Neyse ki acil alkol ihtiyacı nedeniyle antreman salonunu terkedip iki litrelik malt sevgilisinin yanına yollandı bizim alkaş tavariş(sarhoş yoldaş). Gene çenem düştü kusura bakmayın ama ne yapayım özledim sizi. Buyurun size Ukraynalı okçu arkadaşlarımızın ve kendi yaptıkları yaylarla zırh delici temrenlerin fotoları. Kalan son günü ne yaptığımı sormayın artık. Ya ben size Ukrayna mutfağından yediklerimi içtiklerimi anlatsam olmaz mı?: ))))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder